Şartlarına uygun yapılmış duâ muhakkak kabul olur.
Etttiğimiz duâ bizim için hayırlı olmayabilir; rahmet sahibi Allah istediğimizi değil de esas istememiz gerekeni ihsan buyurur.
Duânın açamayacağı kapı yoktur.Edilen dört duânın nasıl kabul edildiği anlatılıyor bu hikayemizde…..
Dört Dirhem
Ammar oğlu Mansur bir gün vaaz verirken, bir adam kalkıp dört dirhem ister. Mansur:
-Bu adama kim dört dirhem verirse onun için dört duada bulunurum, der.
Bir Yahudinin kölesi olan biri kalkıp ona dört dirhem verir ve der ki:
Hemen o koca âlim ellerini kaldırıp dua eder.
Köle evine döndüğü zaman,
Yahudi efendisi sorar?
– Nasıl dua etti?
– Önce kölelikten kurtulup azad olmam için dua etti.
– Öyleyse Allah rızası için sen bundan böyle hürsün!
– Azad edildikten sonra muhtaç durumdan kurtulmam için dua etti.
– Al öyleyse şu dört bin dirhemi!
– Sonra, senin de Müslüman olman için dua etti.
– Öyle mi? Şu andan itibaren Müslüman oluyorum: Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûllüh…
– Her ikimizin de affedilmesi için dua etti.
– İşte bu, benim elimde değil. Ben elimde olanları yaptım, der.
O gece bir rüya görür ve rüyasında kendisine şöyle nida edilir:
“ Sen elinden geleni yaptın. Şimdi senin elinde olmayanı ben yapıyorum: Şunu iyi bil ki seni, azadlı köleni ve Ammar oğlu Mansur’un meclisinde bulunanların hepsini bağışlıyorum!”